Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu

Cezanın bildirimle kesinleşmesinden maksat, ilgilinin hukuk alanına girdikten sonra artık iptal edilemeyeceğine, kaldırılamayacağına ve geri alınamayacağına dikkati çekmek, aynı zamanda derhal uygulanabileceğinin altını çizerek infaz zaman aşımının ve şikayet hakkının başladığı tarihi belirlemektir. Mühim olan tebliğin gerçekleşmesidir; bunun tebliğinin yazılı olması ancak ispata ilişkmostbet türkiye. Bu durum ilgili aleyhine olduğu kadar aynı zamanda lehinedir. Disiplin cezasının tesisinde savunma hakkının tanınmamasının esaslı ve kurucu bir şekil şartı olup, hiç şüphe yok ki yasal metinlerde yer almasa bile, gerek ülkemizde, gerekse evrensel öğretide ve uygulamada savunma hakkı hukukun temel ilkelerinden kabul edilmektedir [869]. Bununla birlikte, Anayasanın 129/3 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 175. Maddeleri hükmü ile savunma hakkına pozitif hukukta da yer verilmiş bulunmaktadır. Kanaatimizce somut uyuşmazlıkta yetki ve fonksiyon gaspı bulunduğu söylenemez. Amirin aynı cinsten olmakla beraber miktar olarak haddi aşan disiplin cezası vermesi konu yönünden yetki tecavüzü oluşturur.

Kişi özgürlüğü tüm özgürlüklerin temelini oluşturmaktadır. Be nedenle de  kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı[541] başta İnsan Hakları Evrensel Bildirisi olmak üzere, çeşitli Uluslararası Sözleşmelerde yer alan önemli insan haklarından biridir. Bunlardan biri, “kişi özgürlüğü ve güvenliğinin tanınması”, diğeri de “kişi özgürlüğü ve güvenliğini korumak için alınan önlemler”dir[543]. Rütbenin geri alınması cezası askeri mahkemelerce hükmedilebilecek bir “feri ceza” olduğu gibi, aynı zamanda  AsCK’nun 171. Maddesine bağlı  EK-1 cetvelde  belirtildiği üzere general/amiraller ve Milli Savunma Bakanı tarafından sadece erbaşlara verilebilen bir disiplin cezasıdır. Bu ceza, cezalının rütbesinin kıt’ası huzurunda sökülmesi suretiyle yerine getirilir. Yaklaşık 50 yıl öncesinde ve o günün değer yargıları ve maddi koşulları gözetilerek verilen bu karar, kanaatimizce günümüzün değer yargılarıyla örtüşmemektedir.

K) Mahkemece kayyum atanması veya Medeni Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilme yapılması halinde, bu maddede yönetim kuruluna verilen görevler bu kişiler tarafından yerine getirilir. E) Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir\. Anında oyunun keyfini çıkar, çevrimiçi casinomuzda yerini al. casinomhub güncel giriş 2024\. Genel Kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların Genel Kurulun salt çoğunluğuyla kabulü koşuluyla gündeme alınması zorunludur. Ancak gündem değişikliğe ilişkin önergeler gündemle ilgili görüşmelerden önce ya da bu görüşme sırasında verilmiş olmalıdır. Gündemin oylanarak kesinleşmiş olmasından sonra verilecek önergeler görüşülemez ve oylanamaz. Madde 10 – Asıl üyeliğe kabul edilenler, kararın kendilerine taahhütlü mektupla bildirimin yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar Genel Kurul tarafından belirlenmiş giriş ve yürürlükteki üye ödentisini yatırarak kayıtlarını yaptırmak zorundadır. Bu süre içinde gerekli işlemleri yaptırmayan ya da geçerli bir özür bildirmeyen adayların asıl üyelikleri kendiliğinden düşer. Asıl üyeler, işyeri ve oturma adresleri ile sosyal durumlarındaki değişiklikleri 30 gün içinde Cemiyet Genel Sekreterliğine yazılı olarak bildirmekle yükümlüdürler.

“Hakkaniyete uygun” bir yargılama için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin getirdiği bir takım şartlar vardır. Bu şartlardan en önemlisi, tarafların arasında “silahların eşitliği ilkesi”dir. Diğer bir ifadeyle, mahkeme önündeki süreçte taraflar arasında tam eşitlik olmalı ve bu eşitlik yargılama boyunca devam etmelidir. Buna göre yargılama süreci içinde yapılan her işlem (mesela delil ve karşı-delillerin sunulması, iddia ve karşı iddiada bulunma gibi) silahların eşitliği ilkesi açısından değerlendirilir. Örneğin silahların eşitliği ilkesi, Schuler-Zgragen/İsviçre davasında davacının dava dosyasını inceleyebilme ve dosyadan bazı belgelerin fotokopilerini alabilme, mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarının kendisine gösterilmesi açısından incelenmiştir[688]. Aynı maddenin son fıkrası ise ; “görevli daire ve kurul veya kanunsözcüleri tarafından getirtilen ve ya idarece gönderilen gizli her türlü belge ve dosyalar… taraf vekillerine incelettirilmez” demektedir. Bu fıkraya göre idare “gizli” kaydıyla mahkemeye bir takım belgeler sunmuşsa mahkeme bu belgeleri dikkate alacak, yani kararını bu belgelere dayanarak verebilecek ama bu bilgi ve belgeleri davacıya göstermeyecektir. Kişi hak ve hürriyetini esas alan anayasalarda bunlara kısıtlama getiren tutuklama müessesesinin sınırları kesin surette tayin edilmiş ve sıkı bir denetime tabi tutulması öngörülmüştür. Maddesindeki tutuklama, askeri hizmetin gerekleri dikkate alınarak 1924 ve 1961 anayasası dönemlerinde olduğu gibi, halen 1982 anayasası döneminde de aynı şekilde varlığını sürdürmektedir[569]. Maddesindeki “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” genel ilkesinden sonra “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.” demek suretiyle, TSK.nın iç düzenine yönelik olarak kanunla düzenlenmek kaydıyla hürriyetin kısıtlanması sonucunu doğuran disiplin cezaları verilebilmesine imkan tanımıştır. Mahkeme’ye göre üç dört günlük hafif göz hapsi, özgürlükten yoksun bırakma oluşturmaz; çünkü bu cezayı alanların mesai saatleri dışında askeri binalarda kalma zorunlulukları varsa da, bu kişiler kilit altında tutulmamakta ve görevlerini yapmaya devam etmektedirler. Bu kişiler az veya çok askeri yaşamın olağan sistemi içinde kalmaya devam etmektedirler.

  • Doktor veya hastanelerin suçlandığı haberlerde mutlaka onların da görüşüne başvurulmalıdır.
  • Fıkrasına göre örgüte yardım suçu; “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.
  • “Üst” kavramı, rütbe veya kıdem büyüklüğünü göstermektedir.

Maddelerine vurgu yaptıktan sonra, “Bu kurallara göre, Anayasada idari ve adli yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tabi olacaktır. Buna bağlı olarak idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.”[47] Nitekim AYM benzer gerekçelere, daha önce imar para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesini görevli kılan 3194 sayılı yasanın 42. Maddenin iptaline ilişkin kararında yukarıda anılan gerekçenin devamında “daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idari hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır” görüşüne de yer vermiştir[49]. Ancak bu düşünceyi de kabul etmek Anayasanın yargı ayrılığı tercihi karşısında olanaksızdır.

Yine AYİM üyesi iken AYİM disiplin kurulunca uyarı cezası ile cezalandırılan bir askeri hakimin açtığı davada, disiplin kurullarının kararlarına karşı yargı denetimi yolunun açık olduğuna karar vermiştir[730]. Yasa koyucu ceza veren makam bakımından kurul yada amir ayrımı gözetmeseydi basit bir şekilde disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olduğunu belirtmekle yetinir, özellikle “…disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır”  ifadesini kullanmazdı. Sancaktar, AYİM disiplin kurulu kararlarının yargı denetimine kapalı olduğunu belirtmekte ise de[728]  kanaatimizce disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarının yargı denetimine açık olduğunda hiçbir duraksama yoktur. Bu hakkın kullanılmasına, kanunun öngördüğü hafif suçlar bakımından yada ilgilinin ilk derece en yüksek dereceli mahkeme tarafından yargılanmış olması halinde veya beraatını müteakip bu karara karşı bir kanun yoluna başvurulması üzerine sorumluluk ve mahkumiyet kararı verilmesi hallerinde istisna getirilebilir.” denilmektedir. Uygulamada genelde Milli Savunma Bakanlığı birinci cevap dilekçesinin ekinde, söz konusu 52. Madde kapsamında değerlendirilmek üzere, “gizli” kaydıyla bir takım belgeleri Mahkemeye sunmaktadır. İdare sunduğu bu “gizli” belgelere göre yaptığı işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürmekte ve bu belgelere dayanılarak davanın reddedilmesini istemektedir. Mahkeme de, bu belgeleri davacıya tebliğ etmeden, davacıdan idarenin cevabına cevap vermesini istemektedir. Doğaldır ki davacı bu gizli belge ve bilgileri incelemeden, idarenin iddialarının delillerini görmeden, idarenin cevabına cevap veremez.

Bu durumda yani fiil teşebbüs halinde kaldığı taktirde  askeri kabahat niteliğindedir[50]. Bilindiği gibi, kamu görevlileriyle idare arasında da özel bir ilişki vardır. Bu özel ilişki veya statü durumunun sonucu olarak, idare disiplin suçu işleyen kamu görevlisine yaptırım uygulama yetkisine sahiptir. Bu yetki genel anlamda idarenin disiplini sağlama yetkisidir[33]. Disiplin suçu olarak adlandırılan suçlar, bu statünün gerektirdiği ödev ve yükümlülükleri yapmamak biçiminde ortaya çıkarlar. Bu yönüyle disiplin suçları, kamu görevlisinin içinde bulunduğu idareye taahhüt ettiği özel bağlılık yükümlülüğüne uymaması ve o idari birimin içinde kabul edilmiş olan düzen kurallarına aykırı davranışlarıdır[34].